Bu akşam aklıma yine sen geldin
Dersi bıraktım, çalışamadım
Saat bire geliyordu Aney
Yatamadım, uyku gözüme girmedi.
Sen bu saatlerde eskiden
Benim beşiğimi sallardın
Uykunu harap ederdin benim için
Ağladığım zaman
Sancılandığım zaman
Kalkardın süt verirdin
Nane kaynatırdın.
Aney
Canım Aney kurban Aney
Hayalin önümde şimdi bir anıt gibi durur
Sen şimdi leğenin başına oturmuş
Hamur yoğuruyorsun
Yarın ekmek yapacaksın akşama kadar
Gözlerin tezek dumanından yaşaracak
Alnında ter bulgur bulgur kabaracak
Sıcak bazlamalar yapacaksın
Ben orda yokum ağlayacaksın…
Ağlama Aney ağlama
Gündür bu nasılsa geçer
İnsan insana tez kavuşur.
Ben sizi hiç unutmadım
Hiç unutmayacağım
Ben okuyorum Aney okuyorum
Mühendis olacağım
Sana yeni “ayzeler” alacağım
Dedim ya okuyorum
Mühendis olacağım
Mektubunda diyorsun ki
Bu gece çiğ köfte yaptık
Lokmalar boğazımdan geçmedi
Her sofraya oturuşumuzda
Senin yokluğun belli oluyor…
Biliyorum Aney biliyorum
Senin kalbin ipek gibidir.
İncedir, yufkadır
Benim yokluğuma dayanamazsın
“Özledim” diyorsun benim için
Ben de özledim seni ley
Babamı da, bacımı da gardaşlarımı da
Karayazılı memleketimi de
Hepinizi özledim
Özledim ama gel gör ki kader bu
Elvermiyor ne yapacaksın…
Rizvaniyede sela şimdi
Sisleri perde perde dağıtan bir ses
Sonsuzda Allah’a ulaşan bir ses
Bir ezan sesiyle uyanır insanlar yorgun geceden
Uyanır herkes.
Köyden şehre saman taşıyan
Deve kervanları gelir bu saatlerde
Çıngırak sesleri
Geceyle gündüzü birleştirir
Sabah olur
Babam erkenden işe gider…
Aney
Evimiz yine o yokuşta mı?
Dar sokaklar, taş duvarlar arkasında mı?
Eskisi gibi yıkık dökük mü yine?
Ah Aney ah
İnan unuttum evimizin şeklini
O ev denen köstebek yuvalarını
Kerpiç damları, kuyu suyunu
Sıra gecelerini,
Bağ yatılarını
Yağmur dualarının anılarını yitirdim
Hele sen buraya bir gel de gör
Sonsuza uzayan gökdelenleri
Sıra sıra taksileri
Geceleri renk renk ışıkları
Denizde vapurları, balıkçıları
Kızları, erkekleri
İnsan selini…
Ama benim hiç birinde gözüm yok
Ne kızlarında ne taksilerinde
Ne de gökdelenlerinde
Benim aklım sizde ve memleketimde
Ben okuyorum Aney okuyacağım.
Göreceksin bak mühendis olacağım…
Bizim orda “Ezo gelin” türkü türkü uzanır
Düğünlerde davullar vurulur
Zılgıtlar çalınır
Lorke, Delilo oynanır.
Böylesine gitar denen çalgıyla
Sabahlara kadar ye ye ye diye bağırmazlar
Değil mi Aney
Hani yaz geldi mi?
Evimizin o küçük penceresine
Bir çift “yusufututan” kuşu konar ya
Hani asmamız üzüm tutar, sumaklar sakızlanır
İnsanlar çalışır harıl harıl kış için
Güneş yandırır o kavuruk yüzlerini
Hani senin elinde “sitil” suya gidersin
İşte o zaman geleceğim
Bekle beni.
Ah Aney ah
Daha neler neler var sana yazamadığım
Mektubumu burada bitirirken
Beni büyüten ellerinden
Binlerce kerre öperim
Canım Aney, kurban Aney…
Mehmet Atilla Maraş