Kimi insan para pul budalası olur, kimisi keşif ve icat meraklısı, bazısı da musiki aşığı. Deli Davut ise adalar karasevdalısıydı. Denizin bu deli divanesinin gözünde hep adalar tüter, adalar titrerdi. Tan yeri ağarırken adalarla beraber…
Elli Kuruş – Orhan Kemal
İster lapa lapa kar, ister şarıl şarıl yağmur yağsın, isterse de bütün gecenin ayazından karlar dona kesmiş olsun, sabahın beş buçuğunda karanlıkları ürperten sesiyle sokağa girerdi: “Gazete, havadiis!” Sabahın dördünde yazı makinemin başına geçtiğim için,…
Avcı Hattı – Bekir Sıtkı Kunt
O günü, dünkü bir vak’a gibi, bütün canlılığıyla, pek yakından hatırlarım: Büyük merasim salonu bayraklarla süslenmişti. Biz talebe elbisesini son defa giyinmiş ve bu salonda sıra sıra yerlerimizi almıştık. Hazırlık kıtası ve mektep devresi olarak,…
40 Edebiyatçı (Sesli)
40 edebiyatçı hakkında sesli anlatımlar..
Yaz Gelmeyi Görsün – Seyfettin Başçıllar
Güneşli ve sıcak bir yaz günüydü. Şehrin meydanındaki saat, öğle sonu ikiyi gösteriyordu. K.’nin dağ köylerinden, on-on bir yaşlarında, iri kara gözlü, işlemeli sarı bir mintanla şayak bir şalvar giyinmiş, genç irisi bir çocuk, elinde…
Taşın Başı – Yaşar Hadi Öner
Taşın Başı, köyün kıyısında iri iri taşların dizili olduğu yerin adıydı. Rahmetli Yetim Mehmet’in harmanının tam kenarındaydı. Yetim Mehmet ta gençlik zamanında akrabalarının ve komşularının da yardımıyla şimdi çoğu yılların etkisiyle aşınıp taşınmış, üzerinde yosunlar…
Kambur Hafız ve Minare – Mustafa Kutlu
Bir çift sürmeli göz aşağıdaki kiraz dallarının, kırmızı kiremitlerin, horoz ve çocuk seslerinin, ihtiyar iniltilerin, genç adımların, İpragaz arabasının, patlıcan tavanın, veresiye defterlerinin, kiracıların, berberlerin, bulutların, kuşların, heveslerin, vaatlerin arasından sıyrılıp geçti. Kambur Hafız’ın midesi…
İlk Namaz – Ömer Seyfettin
Oh, bu sabah ne kadar soğuktu, yatağımın sıcaklığını terk ettiğim vakit, çılgın fırtınalarla haykırarak, tehditkâr rüzgârlarla camları döverek geçen gecenin bütün soğuğunu emmiş olan soğuk terliklere çıplak ayaklarımı sokunca, titrediğimi hissettim. Hizmetçim uyuyordu. Onu bu…
Gövde ve Yaprak – Sabahat Emir
Profesyonel mankenlik yapan kızımız uzun süredir gezdiği erkek arkadaşıyla birlikte oturma kararı alıp evden ayrıldığından beri Behçet’le ikimiz feleğimizi şaşırmış bir hâldeyiz. Ne kadar modern, ne kadar anlayışlı ve hoşgörülü olmaya çalışırsak çalışalım, kızımız için…
Fahri Usta – Hasan Kallimci
İşte güneş yine çıkmıştı. Soğuk kış günlerinde, güneşin bulutların arasından kendini göstermesi, kapanıp kaldığı odadan kısa bir müddet için de olsa kurtulması bakımından büyük bir fırsattı. Sandalyesini merdiven altından çıkardı, bahçeye taşıdı ve güneşi iyice…
Dolaşık’ın Kamyonu – Kerim Aydın Erdem
Kasabalının gözü on beş gündür yoldaydı. O Dolaşık da bulunup gelmemişti. Gelip de “aha aldığım kamyon” dememişti. Ne vardı bu kadar uzatacak. Peşin para sayılmayacak mı? “Al paranı ver malımı” dedin mi akan sular durulurdu….
Bir Tükenişin Öyküsü – Tülay Uğuzman
Vurmak ile çarpmak arasında bir gürültü ile kapıyı kapattı, kendini dışarıya attı. Kalbi hızlı hızlı çarpıyor, elleri titriyordu. Yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Gözleri ayaklarına kaydı. Bir tekini tam olarak giyemediği ayakkabısı, ayağında iğreti duruyordu. Elinde…
Rozalya Ana – Sevinç Çokum
Mart rüzgârının kırbaçladığı kadınlar, ıslak küçük tezgâhlarına sıraladıkları yeşil soğan, kırmızı turp, kuru sarımsak ve şakayık, lale demetlerinin gerisinde durmuş, bekleşiyorlardı. Havanın rengi koyulaşıp, caddeyi iş dönüşlerinin kalabalığı sardığında otobüslerin ve tramvayların aydınlığı bu kıpırtısız…
Gelinlik Kız – Selim İleri
Çocukken gidilen evler iki türlüydü: Annemin seçtiği dostluklar ve gitmek zorunda kaldığı yerler. Annemin gönlünce kurduğu dostlukları severdim ben. Çoğu dünyadan elini, eteğini çekmiş kimselerdi. Öyle yerlere gideceğimizde annemin ince kıvrımlarla biçimlenmiş dudakları sevinçle çözülüyor;…
Motor – Samim Kocagöz
Müdürün kapısı ardına kadar açıktı. Yusuf Ak, bitmez tükenmez merdivenleri ahlaya oflaya çıktı; müdürün yanına girmeden önce, açık kapının karşısına, duvara sırtını dayayarak yere çömeldi. Dizleri titriyor, kalbi küt küt çarpıyordu. Ellerini göğsünün üstüne kavuşturdu….
Pandomima – Sami Paşazede Sezai
Haseki taraflarında bir çıkmaz sokağın içinde yalnız duran üç odalı bir ev, bir mezar gibi, sonsuz bir sessizlikle doluydu. Bir eskimişlik ve unutulmuşluk içersinde terk edilmiş halde bulunuyordu. Çatısından kopan bir tahta, damından uçan bir…
Karanfiller ve Domates Suyu – Sait Faik Abasıyanık
Küçük bir çam ormanı. Vakit sabah. Arı, sinek, kuş sesi. Bir siyah gözlükten görülen yerde ve ağaçlarda güneş parçaları. Sonra uzak, göğün, kendi renginden biraz daha koyu kıyılara giden hudutlu bir deniz… İşte böyle bir…
Arabalar Beş Kuruşa – Sabahattin Ali
Akşam, caddelerin kalabalık zamanında, köşe başına bir kadınla bir çocuk gelirdi. Siyah bir çarşafa bürünen kadın elleriyle çarşafını yüzüne kapatır, yalnız iki siyah göz, sokağın yarı aydınlığında, parıltısız, önüne bakardı. Çocuk yanında ayakta dururken o…
Bir Yudum Su – Reşat Nuri Güntekin
– Bugün hava çok güzel baba, beni gezmeye götürür müsün? – Peki, Nevin… söyle, araba bulsunlar. – Yok baba, ben yürümek istiyorum. Geçen sene bugün korunun öte tarafındaki ince yoldan deniz kenarına inmiştik. Gene öyle…
Eskici – Refik Halit Karay
Vapur rıhtımından kalkıp da Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar. “Çocukcağız Arabistan’da rahat eder,” dediler. Hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli,…
Güvercinler Kanada Kalktı – Oyhan Hasan Bıldırki
Bir şiire takılmışım, peşi sıra sürükleniyorum. Gönlüm ve kafam, saç tellerimin en ucundan, ayak parmaklarımda biten bütün kılcal damarlarıma kadar bir tek hücremi atlamaksızın, o şiirin büyüleyici etkisiyle sarmaş dolaş. Dopdoluyum. Bıraksalar, taşacağım. Bu şiire,…
Unutulan – Oğuz Atay
“Ben tavan arasındayım sevgilim!” diye bağırdı delikten aşağı doğru. “Eski kitaplar bugünlerde çok para ediyor. Bir bakmak istiyorum onlara.” Son sözlerimi duydu mu? “Orası çok karanlıktır; dur, sana bir fener vereyim.” İyi. Durgun bir gün….
Ümit Fakirin Ekmeği – Nezihe Meriç
O hâlsiz, zayıf kadın, hiçbir şey ummadan yolun kenarında yürüyordu. Başındaki çiçekli eşarbı ağarmış, rengini atmış siyah mantosunun etekleri tarazlanmıştı. Kızgın ağustos güneşinin bütün ışığı diklemesine tepesine iniyor, lastik ayakkabılarının içinde ayakları, terden, yorgunluktan karıncalanıyordu….
Sahan Külbastısı – Memduh Şevket Esendal
Yemeğe giderken, alışkanlıkla, kitapçının önünde durdum, kitaplara bakıyordum; bir yandan da «Ne yesem?» diye düşünüyordum. Canım sahan külbastısı istiyor. Bizim lokantalarımızda, aşçı dükkânlarında bulunmaz ki, ev ister. Yalnız evle de olmaz, bilen, anlayan, pişiren olmalı….
Hep Onlar İçin – Mehmet Rauf
Sabahleyin Bedri Bey memuriyetine gitmek üzere hazırlanıp bir kere öpmek için kızlarının odasına geldiği vakit, onlar karşı karşıya kurulmuş karyolalarında henüz sütlerini içmekte idiler. Babalarında onlar için nasıl âteşli bir düşkünlük varsa, onlarda da babalarına…
Bayram Hediyesi – Mehmet Niyazi Özdemir
“Dr. Baymirza Hayıt’a aittir” Dağa taşa su usul usul yürümeye, kelebekler kanatlanıp uçmaya hazırlanıyordu. Tabiat, rengarenk çiçeklerle süslenerek bir başka âlemin yolculuğuna çıkacaktı. O dilsiz ağaçlar neşelenecek, dünyaların gizlendiği tomurcuklar güneşin bereketli öpüşleriyle elmayı, narı,…
Miras Keçe – Kenan Hulusi Koray
Biz insanlar, şu etrafımızdaki cansız şeyler için ne biliyoruz? Yatak odalarımızın bir tarafında yahut başucumuzda duran şu komodin, içinde yattığımız şu karyola, üzerinde yemek yediğimiz masalar, duvardaki bir çerçeve, hülasa evimizi teşkil eden bu şeyler…
40 Ayet
1. Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler. Bakara Suresi-6 2. Bunlar iman etmiş olanlarla yüzyüze geldiklerinde, “iman ettik” derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa…
40 Hadis
1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır. 2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır. 3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et. 4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun. 5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir….
40 Atasözü
1- Aç, elini kora sokar. Aç ve yoksul insan, zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için canı pahasına bile olsa her türlü tehlikeye atılmaktan çekinmez. 2- Aç gözünü, açarlar gözünü. Uğraşılarında, giriştiğin işlerinde uyanık bulunup dikkatli olman gerekir;…
40 Beyit
Tok olan cümle cihanı tok sanır Aç olan âlemde ekmek yok sanır. (SABAYİ 16.yy.) Pür ateşim açtırma benim ağzımı zinhar Zalim beni söyletme derunumda neler var. (LEYLA HANIM 19.yy.) Hani ol gül gülerek geldiği demler…
40 Şair 40 Şiir
40 şairden 40 şiir..
40 Özdeyiş
1. Zevke esir olan değil, hakim olan mesuttur. ARISTIPPAS 2. Yaşamanın amacı , hoşa gitmeyen şeylerden kaçmak değil , hoşa gitmeyen şeyleri yenmektir. F.W. FOERSTER 3. Yanıldığını asla kabul etmeyenler, en çok yanılanlardır. LA ROCHEFOUCAULD…
40 Deyim
1- ağız gevşekliği: Sır tutmama hali. 2- arabayı düze çıkartmak: Sonunda işini kolaylaştırmak. 3- başına feleğin tokmağı inmek: Bir felakete uğramak. 4- beyni sulanmak: Bunamak. 5- boyunun ölçüsünü almak: Biri tarafından ağzının payı verilmek. 6-…
Arabacı – Kemal Tahir
Çerkeş’ten çıkınca hayvanları durdurttu. Yere atladı. Arabanın üstünde döşeme yoktu. Arkada dingili, sulak çivisine kadar geri çekti. Bu suretle araba, ok boyunca uzamıştı. Çatalın altına asılı yağdanlıktan tavuk kanadını alıp tekerlekleri yağladı. Sağ hayvan, Delikır,…
Otuz Beş Yaş Şiiri
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler…
Han Duvarları
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar… Gidiyorum, gurbeti gönlümde duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya İlk sevgiye benzeyen ilk acı,…
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim! Kapansın el kapıları bir…
Akıncılar
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı, o gün dev gibi bir orduyu yendik Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı “ilerle” Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği…
Misafir – Hüseyin Rahmi Gürpınar
Onlar geleli tam on dokuz gün ve o kadar gece olmuştu. Karı koca, iki de çocuk… Dört can… Şimdi her gün iki okka ekmek fazla alınıyor ve her masraf ona göre artıyordu. Zaten ev dardı….