Kışla boğuştu ninem ve bahara erişti;
Kalktı da yatağından, yine işe girişti.
Göklere selam için, çıkmış harman başına
Uzakları süzerken şekil gelmiş kaşına
O yaşlı gözlerinde, ışıl ışıl bir neşe…
Güneş nineme güler, koca ninem güneşe…
Topuklarda sır tutmuş, o yıllardan yarıklar…
Bir köşeye atılmış, küskün eski çarıklar…
Son diktiğim çarıklar, bunlardı oğul! dedi:
Bak bu suskun öksüzler, öküz derisi idi.
Sordum koca nineme: Nasıl geçti yılların?
Sarıldım umutlara, dedi: Ha yarın… ha yarın!..
Bu hayatta yanında, kimler, kimler varmış!..
Acı yıllar dünyada, ondan neler koparmış!..
Bu koskoca yılları, yedim bitirdim yavrum!
Bilemezsin günlerle, neler yitirdim yavrum!
Kaynaşan yaşlarını, oyalarken gözleri;
Anlattı uzun uzun, titreyerek sözleri.
Ufka dalan bakışlar, bir asrı kucaklamış.
Ninemin bu dünyası, nice sırlar saklamış.
Cezmi GENÇTEN
1983