2- arabayı düze çıkartmak: Sonunda işini kolaylaştırmak.
3- başına feleğin tokmağı inmek: Bir felakete uğramak.
4- beyni sulanmak: Bunamak.
5- boyunun ölçüsünü almak: Biri tarafından ağzının payı verilmek.
6- can atmak: Çok istemek.
7- canı burnuna gelmek: Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek.
8- ciğeri beş para etmez: Değersiz kişi.
9- çıkmaz ayın son çarşambası: Belirsiz ve uzak bir zaman.
10- çorbada tuzu bulunmak: Emeği geçmek.
11- çizmeden yukarı çıkmak: Haddini bilmemek.
12- çürük tahtaya basmak: Umduğunu bulamamak, aldanmak
13- davulu yarık: Sır saklamayan, önüne gelene içini döken
14- dişini sökmek: Zararsız hale getirmek.
15- dokuz doğurmak: Korkudan ve heyecandan bitmek.
16- dolmaları yutmak: Kanmak, aldanmak.
17- dikili ağacı olmamak: Malı mülkü olmamak.
18- demir gibi olmak: Sağlam ve sıhhatte olmak.
19- iki dirhem bir çekirdek: Şık giyimli kimse.
20- dümen suyundan gitmek: Karşısındakinin huyuna göre davranmak.
21- dünyaya kazık kakmak: Ölmemek.
22- eceline susamak: Tehlikeli işlere girişmek
23- ensesinde boza pişirmek: Çok eziyet çektirmek
24- faka basmak: Güç duruma düşmek.
25- fasulye gibi kendini nimetten saymak: Kendine olduğundan fazla değer vermek
26- Feleğin çemberinden geçmiş: Tecrübeli, bilmiş.
27- felekten bir gün çalmak: Eğlenceli bir gün geçirmek.
28- fincancı katırlarını ürkütmek: Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketler yapmak.
29- Fol yok yumurta yok: Herhangi bir sebep veya ilişki bulunmaması
30- gagasından yakalamak: Zayıf noktasından yakalamak.
31- gavur ölüsü: Oldukça ağır.
32- gırtlağından kesmek: Yiyecek parasını kısıtlamak.
33- güvendiği dağlara kar yağmak: Güveni sarsılmak.
34- habbeyi kubbe yapmak: Önemsiz bir şeyi büyütmek.
35- Her gün papaz pilav yemez: Hep aynı şeyler yapılamaz.
36- hindi gibi kabarmak: Övünmek, böbürlenmek.
37- ipe un sermek: Gevşemek, bahane uydurup işten kaçınmak.
38- laf altında kalmamak: Karşısındakinin sözünün altında kalmamak.
39- Tut kelin perçeminden: Boşuna uğraşma, onda yok anlamında.
40- yangın var diye bağırmak: Bir şeyden çok bıkmak, bezmek.