Allah, insanlara insan (beşer) peygamber[1] (nebi, resul) gönderdi. Allah, resul aracılığı ile gönderdiği Kur’an’ı da insanların düzeyine uygun gönderdi. Biz, insan peygamberi o kadar yücelttik ki adeta insanlıktan çıkardık. Biz, kolaylaştırılmış Kur’an’ı[2] da “Bunu herkes…
Posts Published by Edebiyat Sahnesi
Son Yolculuk
Hecenin 4’lü kalıbına örnek şiir: Saçlar dökük, Dişler sökük, Avurt çökük, İmaj yıkık. Beniz atık, Kaşlar çatık, Diller tutuk, Beden kütük. Gözler dönük, Bakış sönük, Alın yanık, Hazır sanık. Ömür yetmiş, Umur bitmiş. Eden etmiş,…
Ömür Sermayesi
Başlıktaki tamlamanın ikinci kelimesi bir ekonomi terimi. Ama bu tamlamadaki mecazdan (metafor) konumuzun insan ömrü olduğu da açık. (Öğretici metinlerde de mecaz kullanılabilir.) Bir ömürdür yaşanan, zaman-mekân içre. Süresini bilmediğimiz ömrümüzün yollarında ilerlerken günler bir…
Gazze’de Gaza Var
Namert, zulme ayarlı; Ölüm, hakikat kapısı. Bir rüzgâr eser geceleri, Direnen yüreklerden, Umut ve muştu savuran. Gece biter, Şavkı vurur seherin Mümin alınlardan, Gümüş sulardan. Damla damla dökülür Soğuk bedenlere, Anaların şefkati. Ölüm, toprağa bırakır…
Ninemin Dünyası
Kışla boğuştu ninem ve bahara erişti; Kalktı da yatağından, yine işe girişti. Göklere selam için, çıkmış harman başına Uzakları süzerken şekil gelmiş kaşına O yaşlı gözlerinde, ışıl ışıl bir neşe… Güneş nineme güler, koca ninem…
Sokak Çocuğu
El ayak çekilmiş sokaklarda, Geceye bürünür; Elleri, ayakları, yüreği üşür. El ayak çekilmiş sokaklarda, Kirpikleri ıslanır, Bakışları puslanır; Işıklara, yıldızlara yaslanır. El ayak çekilmiş sokaklarda, Annesiz, şefkatsiz; Bir kahır, bir umut yutkunur. El ayak çekilmiş…
Saplantılı Hâl
Bir süredir kafamda dönüp duran bir konu var: “Saplantılı hâl. Bunu yazmak istedim. “Saplantılı hâl”i bunun bir çeşidi olan “saplantılı aşk” ile örneklemek isterim önce. Faruk Nafiz’in “Firari” şiiri, “saplantılı aşk” temasını çok güzel işleyen…
Cinaslı Şiir
Elim kolum bağlı, düştüm kapana Düşlerim mezatta, kapan kapana Gözümü kapatsam da bakmasam da Neler, neler toplanmış; bak, masamda… Gönlüme saplanmış, o yasaklarım; Ya coşar söylerim veya saklarım. Yıllar yılı sakladım da yandım, Kor ateşe…
Dün Öyle, Bugün Öyle
“Yumurtada kıl bitmez.” “Horoz vakitsiz ötmez.” Âkil insan “kül yutmaz.” Dün öyle, bugün öyle. “Asıl azmaz, bal kokmaz.” “Can çıkmadan huy çıkmaz.” Dere tersine akmaz. Dün öyle, bugün öyle. “Kara gün kara kalmaz.” “Eski dost…
Edebiyat Sahnesi
“Sanat barış içindir.” İnsanoğlu, dünya sahnesinde ne zamandan beri varsa işte o günden beri de sözü etkili ve güzel söylemeyi hep istemiştir. Bundan hareketle, İnsanlığın başlangıcı ile edebiyatın başlangıcı eş zamanlıdır, diyebiliriz. Bir sahneye benzeyen…
Değerli Ziyaret
“Birini, bir yeri görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme” diye tanımlanan ziyaretin hedefinde iki öge bulunur. Bunlar görmeyi ya da görüşmeyi arzu etiğimiz insanlar ile özlediğimiz ya da tanımak istediğimiz mekânlardır. Bir ziyaretin değerli olabilmesi için…
Yağmur
Vareden’in adıyla insanlığa inen Nur Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır abıhayat En müstesna doğuşa hamiledir kâinat Yıllardır boz bulanık suları…
Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair
“Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’ Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazen gelmesi beklenen bazen ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim. Gamdan…
Umar Mıydın
“Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım: O gün akşama kadar İslam’ın garibliğine, müslümanların inhitatına ağladım, ağladım…” Görünmez aşina bir çehre olsun rehgüzarında; Ne gurbettir çöken İslam’a İslam’ın diyarında? Umar mıydın ki: Mabedler, ibadetler yetim olsun?…
Türküler Dolusu
Kirazın derisinin altında kiraz Narın içinde nar Benim yüreğimde boylu boyunca Memleketim var Canıma ciğerime dek işlemiş Canıma ciğerime Sapına kadar. Elma dalından uzağa düşmez Ne yana gitsem nafile. Memleketin hali gözümden gitmez Bin bir…
Tüfenk
Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra boyuna ateşler söndü dağlarda bir yıldız boyuna söndü durdu çocuk insan seslerine yaslanmış uyuyordu o zaman ben atlıydım işte saçlarımda geceler morarırdı yorgun olamazdım…
Tut Ellerimden
Sırat’tan incedir sevda köprüsü Beraber geçelim tut ellerimden. Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü Beraber uçalım tut ellerimden Gönüldeki birlik kalkandır dışa Aldırma ayaza, yele, yağışa Giden ilkbahara, gelecek kışa Beraber göçelim tut ellerimden. Birleşmek üzredir…
Sol Yanım
Merhaba anne, Yine ben geldim. Merak etme okuldan çıktımda geldim. Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama Ali “Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder” demişti de Onun için söylüyorum. Geçen hafta öğretmen,…
Siyah Gözlerine Beni de Götür
Daha dokunmadan kurudu İrem Çöllere bir türlü yağamıyorum Yeni bir koşunun başlangıcında Biraz deprem sonrası Biraz şehir hülyası Bir kalp yangınından geriye kalan Siyah gözlerine beni de götür Artık bu yerlere sığamıyorum. Pembe uçurtmalar yolladığından…
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz.) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz, Çirkindi…
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce…
Rindlerin Akşamı
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile Avunmak istemeyiz, böyle bir teselli ile Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan Ve arkasında güneş…
Naat
Seccaden kumlardı.. ………………………….. ………………………….. Devirlerden, diyarlardan Gelip, göklerde buluşan Ezanların vardı!. Mescit mümin, minber mümin… Taşardı kubbelerden tekbir, Dolardı kubbelere “amin”.. Ve mübarek geceler dualarımız; Geri gelmeyen dualardı… Geceler ki pırıl pırıl Kandillerin yanardı.. Kapına…
Memleketim
Memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldı senin ora işi ne yollarını taşımış ayakkabım, son mintanım da sırtımda paralandı çoktan, şile bezindendi. Sen şimdi yalnız saçımın akında, enfarktinda yüreğimin, alnımın çizgilerindesin memleketim, memleketim, memleketim… Nazım Hikmet
Leyla
Leyla ela gözlü bir çöl ahusu Saçları bahtından daha siyahtır Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm Derdini ağlarken yanan bir muma İpek saçları elimle ördüm Ve bir kemend gibi taktım boynuma Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm…
Hikaye
Senin dudakların pembe Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz! Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz! Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz!…
Gel Gör Beni Aşk Neyledi
Gönlüm düştü bu sevdaya Gel gör beni aşk neyledi Başımı verdim kavgaya Gel gör beni aşk neyledi Ben ağlarım yana yana Aşk boyadı beni kana Ne akılem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Aşkın…
Galata Köprüsü
Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, suya suya ; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz çımacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairane; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl; Kiminiz vapur, kiminiz…
Dünya
Burada hiç kimse durucu değil, Hepimiz dünyadan göçmeye geldik. Kör olan bu işi görücü değil, İyiyi kötüden seçmeye geldik. Pazarcılar gibi alış-verişle, Öbür âlem için bir sürü işle, Az bir sıkıntı, biraz bekleyişle, Bu çetin…
Çoban Çeşmesi
Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi. Ey suyun sesinden anlayan bağlar, Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi? Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca, Yol almış hayatın ufuklarınca; O hızla dağları Ferhat yarınca, Başlamış akmağa çoban…
Bülbül
Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım: Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat…
Bu Kent Öldürüldü Diyorlar
Bu kent öldürüldü diyorlar Kurşuna dizildi bir gece yarısı Hayaletler geziniyormuş şimdi Sokak aralarında ve caddelerde Baykuş tüneği olmuş alanlar Ve yarasalar uçuşuyormuş… Silah ve esrar kaçakçıları Altın çağını yaşarlarken Artıyormuş bir yandan da Kumarhaneler,…
Bırakmıyorlar
Yad elden yanıma çağırdım seni Gelmek istiyorsun bırakmıyorlar. Rüyada, mektupta albümde seni Bulmak istiyorsun bırakmıyorlar. Umutlar hayaldir acılar gerçek Çileye mahkûmsun, kim ne bilecek Ya bir kuru selam, ya bir top çiçek Salmak istiyorsun, bırakmıyorlar….
Benim Çocukluğumda
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan yoğurtçu bahçemizden ishakkuşu kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi. Kışın bir sobamız olurdu sobanın yanında kedimiz kedinin önünde yün yumağı bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik. Yerli malı…
Ardından
Gideceğin yere beni de götür Sorana derdimin dermanı dersin. Götür de istersen sokakta yatır Elimde gönlünün fermanı dersin Adını iğneyle işle derime Kölemdir desen de gitmez arıma “Bunlar ne?” derlerse mektuplarıma Mahvolmuş bir ömrün romanı…
Aney
Bu akşam aklıma yine sen geldin Dersi bıraktım, çalışamadım Saat bire geliyordu Aney Yatamadım, uyku gözüme girmedi. Sen bu saatlerde eskiden Benim beşiğimi sallardın Uykunu harap ederdin benim için Ağladığım zaman Sancılandığım zaman Kalkardın süt…
Aldırma Reis
Sen içerdeyken ben sinemalara gittim Bütün filmlerini seyrettim o sevdiğimiz artistin Sen içerdeyken ben vita kutularında çiçek yetiştirdim Sokakta top oynadım çocuklarla Ayakkabılarımı eskittim Güneşe karşı durdum sabahları Geceleri bir başıma yıldızları bekledim.. Annenin göğsüne…
Adam Gibi
Ben seni hiç sevmedim ki Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim Bir de yıldızları sevdim Eylül akşamlarında gelip, Gözlerinde durdular. Ben seni hiç sevmedim ki Beni yola koyduğunda ayrılmayı…
Acı
seni de vururlar bir gün ey acı, uçuşup durduğun kanatlarından. sazın, sözün, türkülerin tükenir; ellerin koynunda kalakalırsın. şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı! gül açan yüzlerimizde, göğeriyor rengin senin de. biz seni tâ eskilerden tanırız,…
Kaymaklı Tavukgöğsü – Kemal Bilbaşar
Bay Naci Duru, elbise kuponlarından ilkini, Yerli Mallar Pazarı civarında gelip geçenlere “Memur kuponları alıyorum!..” diyen karaborsacılara satmış, dönüyordu. Artık eskisi gibi acemi ve utangaç değildi. Alışverişi bir ayak önce bitirmek için, ilk teklif edilen…